20 Temmuz 2010 Salı

El Bulli'ye giden şarabı tattım

SON 10 gündür önemli bir yabancı konuğumla birlikte tatil yaptık.
- Sen bu bölünme yazılarını şezlongunda güneşlenirken yazdın yani?

Hemen her akşam, yemeği birlikte yedik. 10 gün boyunca ona sadece Türk şaraplarından ikram ettim.
Sonuç:
Fevkalade memnun ayrıldı.

- Yine mi şarap muhabbeti yaaa

Artık bütün yabancı dostlarıma Türk şarabı ikram ediyorum.
İnanın hemen hepsinin tepkisi çok olumluydu.

- Bak geçen gün kafanın niye zonkladığı şimdi anlaşıldı, meraktan değil şaraptanmış işte.

Geçen Pazar Bodrum Türkbükü’nün Maça Kızı Restoranı’nda akşam yemeğinde dikkat ettim.
- Tabi bir de mekan muhabbeti var. Canım, bu tür şeyleri ergenler yapıyor artık, vazgeç bu kadar reklamdan.

Bizim masa dışında iki üç masada daha Türk şarabı içiliyordu.
- Bir de utanmadan milleti dikizliyorsun.

Mesela İzmir’in “Prodhom” şarabı da son günlerde dikkati çekmeye başladı. Onu da izlemeye aldım.
–Psikoloğun da seni izlemeye alsa hiç fena olmaz

* * *

Dün İzmir’de Sevilen Şarapları’nın merkezindeydim.
- Tabi içip yazısını yazmak yetmiyor, merkezine de gitmek lazım

Sevilen büyük bir başarıyı kutluyor.
Ürettiği “900 Sauvignon Blanc” şarabı, dünyanın en iyi restoranlarından biri olarak kabul edilen “El Bulli”nin menüsüne girdi.

- Restoran dağarcığından devam ediyoruz

Dün bu şarabı tatmak için oradaydım.
- Hakkında yazı yazacağını söyleseydin ayağına getirilerdi niye zahmet ettin ki?

Ayrıca, önceki hafta sonunda Wall Street Journal’de Sevilen’in “Centum” adlı Şiraz şarabı için de övücü bir yazı çıktı.
- Dikkat buyurunuz, yabancı basını da takip ediyoruz.

Gazete aynı sayısında Corvus Grubu’nun şaraplarını da övdü.
- Ama sanırım sadece şarapla ilgili olan kısımlarını.

Geçen ay, Mey Grubu’nun Kayra İmperial Shiraz şarabı, Paris’in çift Michellin yıldızlı iki ayrı restoranının menüsüne girdi.
Bunun için verilen davete ben de katıldım.

- Ay gerçekten çok paçozsun. Bari bunları başka yazıya saklasaydın.

Kayra Imperial şimdi New York’un ünlü “Per Se”sinin menüsüne girmeye çalışıyor.
Başarırsa büyük iş yapmış olacak.

- Sen daha iyi bilirsin tabi.

İkinci restoranda bize ilginç bir şey anlatıldı. Yaptıkları “İsim kapalı tadımlarda” bu şarap çok beğeni topluyormuş.
- Çok da fiyaka isim yani

Ama “Türk şarabı” denince, tabii ki görüşler değişiyor.
Kavaklıdere, Doluca, İdol bu yıl büyük atılımlar yapıyor.

- Bütün piyasaya hakimsin maşallah

Ben şunu iddia ediyorum.
- Neyi canım?

Türk kırmızı şarabının bazı markaları, şu an Avrupa’nın en iyileri arasına girecek düzeye geliyor.
Ne var ki ülke imajı, bu markaları aşağı çekiyor.

- Ahhh işte ne yapalım, kurtulamadık ki şu sıkmabaş eşli yöneticilerden, gerçi söylediğine göe yavaş yavaş “Beyaz Türk” restoranlarına takılmaya başlamışlar ama, uzun yol.

* * *

Sevilen’in El Bulli’ye kabul edilen Sauvignan Blanc’ın fermantasyonu kaliteli Fransız fıçılarda yapılıyor. Daha sonra 8 ay fıçılarda bekletiliyor.
Gerçekten iyi bir şarap olmuş.

- Film koptu. Durdurabilene aşk olsun

Ancak ünlü restoranların menülerine giren şaraplar bir şeyi dikkatimize getiriyor.
Kayra Imperial Şiraz, şu an Türkiye’nin en pahalı şarabı.

- Hah, bir fiyatı eksikti.

Paris’teki restoran fiyatına baktım, 62 Euro’ydu. 62 Euro, 120 Türk Lirası ediyor. Oysa bu şarap Türkiye’de, piyasada 170 liraya satılıyor.
Restoranda 250-300 liradan aşağı içemezsiniz.

- Biz içemiyoruz sen içiyorsun anladık da, bunu habire yazıp durmasan?

Sevilen’in yeni kuşak patronu Enis Güner’e, 900 Sauvignon Blanc’ın, El Bulli’de kaç eurodan satılacağını sordum. O da aşağı yukarı aynı fiyattan satılacakmış.
İki şarabın Türkiye’deki fiyatlarını karşılaştırdığımda, Kayra Imperial’in çok ucuz kaldığını görüyorum.

- Dedim ya koptu kayış diye.

Anladığım kadarı ile Mey Grubu, özel bir fiyat stratejisi uyguluyor.
“Türk imajının” getirdiği dezavantajı düşünürsek, doğru bir strateji diyebiliriz.
Yoksa, Kayra Imperial, o restoranlarda en az 90-100 Euro’ya satılabilecek kalitede.
Ama Türk şarabının asıl sıkıntısı iç pazarda çok pahalı oluşunda.

- Ertuğrul, huuuu!

* * *

Türk şarabının imajı bakımından çok büyük bir başka sorunumuz var.
- Yine meseleyi memleket imajına bağladın ya, helal olsun.

Türkiye’ye her yıl 25 milyona yakın turist geliyor. Bunların çoğu, “Her şey dahil” otellerde veya tatil köylerinde kalıyor.
- Bak vallahi ondan ben de rahatsızım.

Aşırı rekabet ve düşük fiyat politikaları nedeniyle bu insanlara sunulan şarabın kalitesi sorun oluyor.
- Sadece şarabın olsa iyi

Türkiye şarapçılığa özel önem vermeli.
- Vermeli tabi

Bu insanların yarısına bir şişe şarap içirebilsek, 12 milyon şişe şarap eder. Birer şişe alıp götürseler, 12 milyon şişe şarap daha demek. - Matematiğinde gayet iyiymiş!
Bundan iyi tanıtım imkânı olamaz.
- Satış mı, tanıtım mı?

O nedenle hükümet, şarapçılığı özel bir teşvik politikası ile ele almalı.
- Nerdeeee, adamlar tadını bilmiyorlar ki!

Türk şarap üreticilerini bir kere daha kutluyorum.
Az zamanda gerçekten büyük iş yaptılar.

– Eksik olma, senin çizdiğin imaja layık olmaya çalışıyorlardır.

İlgili yazı; http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15357531.asp?yazarid=10&gid=61

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder