4 Ağustos 2010 Çarşamba

Cumhuriyet'ten ikinci altın vuruş

İKİNCİ “altın vuruş” yine Cumhuriyet Gazetesi’nden geldi.
-Hadi bakalım, bulmuşsun yine kolay yazı malzemesi.

Birincisini Orhan Bursalı yazmıştı ve “Türklerle Kürtler birlikte yaşamak zorunda mı” sorusunu gündeme getirmişti.
-Cevabı neydi?

İkinci önemli yazı dün Ali Sirmen’den geldi.
-Hmm esas malzeme bunda demek ki.

Ali Sirmen, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in “Türk bayrağının yanına Kürt bayrağını da çeksek ne olur” sözlerine şu tepkiyi verdi:
“Bravo Sayın Baydemir; işte doğru olan budur.”
-Alla alla kafasına saksı mı düşmüş?

Ancak...
“Bu sözleri destekliyorum” demedi.
-Ne dedi?

Ne mi dedi?
-Evet, ne dedi?

Gelin dün Cumhuriyet Gazetesi’nde söylediklerini bir kere de birlikte okuyalım.
-Bütün köşe minderleri aynısınız. Yazı yazamayınca hemen alıntı.

* * *

Yazı şu cümleyle başlıyor:
-Yuh yani. Alıntı yap ama yazıyı uzatmak için bu kadar ayrıntıya da girme istersen.

* “Bazen kimi davranış ve talepler size sempatik gelmese bile doğruyu dile getiriyorsa, yararlı ve takdire şayandırlar.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, ‘Özerk Kürdistan’ istediğini dobra dobra söylemiş.”
-Söyler söylemez de hakkında soruşturma başlatılmış.

* “Eğer Kürt sorununun varlığını kabul ediyorsak, oturup konuşacağız, tanımı konusunda da anlaşacağız.”
-Bana uyar.

Ali Sirmen, bugüne kadar Kürt sorununun nedeni konusunda dile getirilen varsayımları alt alta yazıyor:
* Kürt sorunu bölgesel bir geri kalmışlık sorunudur.
-Başka?

* Kürt sorununun nedeni, bölgenin feodal yapısı ve geri bıraktırıcı töresidir.
-Hahaha başka?

* Kürt sorunu küreselliğin ve emperyalizmin yarattığı bir şeydir.
-Kahrolsun Amerika! Başka?

* Kürt sorunu Türk emperyalizminin yarattığı bir şeydir.
-Başka başka başka?

Bütün bu paradigmalar yerle bir oldu.
-Ama nasıl olur. 25 senedir bize böyle anlatıyordunuz.
Aslı astarı yokmuymuş bunların :(

“Bir kısım aklıevveller, ezilen mağdurlar ve ezen zalimler edebiyatı arkasına saklanıp,
‘Akan kan dursun’ (Sanki biz akan kan devam etsin diyoruz) sloganı çevresinde demokratik çözüm, demokratik haklar gibi içi boş şeyler söylüyorlardı şimdiye kadar.
-Bak sen o aklıevvellere, ne ezileni ne ezeni yahu?

Oysa sorunun çözümü için önşart açık yüreklilikle görüşleri, istekleri ortaya koymaktı.
-O istekleri ortaya koyanların yarısından çoğunun failleri meçhul canım.

Osman Baydemir bunu yaptı, helal olsun.”
-Yapar yapmaz da soruşturmayı yedi. Helal olsun, bakalım kaç yılla yargılanacak?

Yazı şu cümlelerle bitiyor:
-Bi dur aramıza girme. İki çift laf ediyoruz şurda Alicimle, her zaman bulamıyorum keratayı.

“O aynı sınır içinde bir başka bayrak istediğini yiğitçe söyledi.
Ben de aynı sınır içinde başka bayrak ister miyim, onu yiğitçe söyleyeceğim ki; birbirimizi yanlış anlamayalım.”
-Hahahaha, çok komiksin gerçekten. Senelerdir ne söylüyorsun kuzum?

Ali Sirmen’i kutluyorum.
-Ben de. Bırrravoo bırrravooo!

Türkiye Kürt sorununu gerçekten çözmek istiyorsa, gölge oyununa son verip, konuyu böyle dobra dobra tartışmaya başlamalı.
-Yalnız kimse senle Ali Sirmen'e soruşturma açmıyor, napıcaz?

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, Kürt sorunu “demokratik açılım”, “demokratik haklar”,
“Türk-Kürt kardeşliği” teraneleriyle çözülme aşamasını geçti.
-Tabii, iki kelime Kürtçe bilmeden kardeşlik edebiyatı, Jitem hukunu savunup demokratlık yaparsan böyle olur işte.

Baydemir, formülünü açıkladı:
“Türk bayrağının yanında Kürt bayrağı.”
-Renkler de fena değil hani.

Bir de “oranın” adı:
“Özerk Kürdistan...”
-Yani yüz sene önce Mustafa Kemal'in de kullandığı ad.

Var mısınız, yok musunuz?
-Sen aradan çekilirsen varız.

İsterseniz, yine “patavatsızlık önceliğini” alıp kendi fikrimi söyleyeyim.
-Aman, eksik olma hiçbir şeyden de.

* * *

Ben, Türkiye’nin federal bir yönetime gitmesinden yanayım.
-Sen yine El Bulli'ye giden şaraptan mı içtin? Yoksa Türkbükü'nde başına güneş mi geçti?

Çünkü her federal bölgenin bir başbakanı olsun ve bu başbakanlar Türkiye’nin yönetimi için performanslarını yarıştırsınlar istiyorum.
-Valla süper olur aslında ama yazıyı nasıl bağlayacağını bilemediğim için sana katılmakta tereddüt ediyorum.

Her bölge kendi kültürünü, kendi hayat tarzını, tehdit altında hissetmeden yaşasın istiyorum.
-İyi de abi İstanbul'u nasıl yapıcaz? Nişantaşı, Etiler, Caddebostan, Boğaz filan?

Bu fikirler çok mu tehlikeli?
-Hiç de bile.

Bakın rahmetli Turgut Özal, bundan 23 yıl önce “Federasyon dahil her şeyi tartışalım” dediği zaman, lafı ağzına tıkandı.
-Tıkayanların başında Türkiye'nin amiral gemisi ve kaptanı da olmasın?

Geldiğimiz nokta ise budur: Kayıp bir 23 yıl.
-Sadece kayıp 23 yıl ha? 40 bin insan öldü, insan!

* * *

Tabii bir de şahsi hesaplaşmam var.
-Ay yine mi Erto yaaaa, bırak artık şunların peşini lütfen.

“Türklerle Kürtler birlikte yaşamak zorunda mı” diye bir soru sordum.
-İyi halt ettin

Arkasından da ekledim:
“Türklerle Kürtlerin yararına olan birlikte yaşamaktır.”
-Ondan önce Hasip kardeşine yazdıklarını da unutmuyorsun de mi?
Hani birlikte hangi şartlarda yaşamak zorunda olduğumuzu buyurduğun.

Ne Miloseviç’liğimi bıraktılar, ne Hitler’liğimi.
-Canım, niye bu kadar içine atıyorsun, dert ediyorsun? "Vicdan fişlerini çekmiş" onlar.

Ey sevgili aydınlar, neredesiniz?
-Elinin köründeler. Ben ne diyorum sen ne diyorsun.

Osman Baydemir’e söyleyecek sözünüz, yapıştıracak etiketiniz yok mu?
-Söyleyecek sözleri var ama etiketleri yok abicim.
Bak Ahmet Altan yazmış güzel güzel.

Yoksa bu arkadaşın adını “Osman Baldemir” olarak mı okuyorsunuz?
-Seninkini de Ertuğrul Özköşk diye okuyorlardı de mi? Ay pardon yaranı deşmiyim şimdi.

Hadi siz de artık “dobra dobra” konuşun.
-Yalnız savcıları napıcaz. 301, Hürriyet Towers dışında her yere giriyor biliyorsun.

Son sözüm de, geçen pazar günü Cumhuriyet’te adımı vermeden beni “densizlikle” suçlayan arkadaşa.
-Yahu yarası olan gocunsun. Sen de kim ne yazsa üstüne alınıyorsun. Sen kim densizlik kim?

Lütfen siz de Ali Sirmen’in geçen pazar ve dünkü yazısını dikkatle okuyun.
-Kendi yazdığı gazeteyi okuyodur herhalde.

Belki sadece yazımın başlığına bakarak bana yapıştırdığınız o etiketten biraz utanırsınız.
-Aaaah ah! Seni şu etiket kompleksinden nasıl kurtarıcam?

İlgili yazı;http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15480045.asp?yazarid=10&gid=61

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder