7 Ağustos 2010 Cumartesi

13 Eylül 2010 sabahı

BUGÜN “Adil Gür” dendiği zaman, kamuoyu anketlerinde “güven” akla geliyor.
-Valla benim aklıma sadece A&G markası geliyor

Çünkü son yerel seçimde “güvenilir” sanılan bazı kamuoyu şirketleri AK Parti’yi 12 puan fazla gösterirken, o neredeyse tam olarak tutturdu.
-Anlaşılan eskiler seni fena yanıltmışlar :)

Önceki pazartesi günü Milliyet Gazetesi’nde Aslı Aydıntaşbaş’ın Adil Gür’le yaptığı bir söyleşi vardı.
-Bu yazıyı ta o zamandan tasarlıyordun, itiraf et!

Tahminler beni ilgilendirmiyor.
-Niye? Sonuç seni memnun etmediği için mi?

Ancak o konuşmada söylediği bir şey var ki, çok ilgi çekici.
-Gel gel, esas meselene gel

Tecrübeli ve temkinli araştırmacı Adil Gür, bu referandum ve önümüzdeki seçimde kamuoyu anketlerinin çok yanılabileceğini söylüyor.
-Neden diye soracağımızı bile bile niye "Neden mi?" diye soracaksın yine?

Neden mi?
-Al işte

“Çünkü, vatandaş, gerçek düşüncesini söylemeye korkuyor.”
-Ayol millet sokakta sohbet etmeye korkuyormuş!

Yani “fişleneceği”, “iktidarın zulmüne uğrayacağı” korkusuyla fikrini söyleyemiyor.
-Millet sevgilisine mesaj atmaya korkuyor, önlerine aldıklarını türlü işkencelerden geçirip Silivri'ye atıyorlarmış.

* * *

13 Eylül 2010 sabahı Türkiye nasıl bir ülke olacak?
-Referandumda evet çıkarsa yaşanmaz artık burda valla.

Hükümet ve ona yakın kişilere bakarsanız, “Evet” oyları bir tane fazla çıkarsa,
“Türkiye 12 Eylül’ün rövanşını almış ve dolayısıyla demokrat bir ülke haline gelmiş olacak.”
-Rövanşist bunlar rövanşist.

Günlerdir yapılan ağır propaganda böyle.
-Ya sorma, utanmasalar 12 Eylül 1980'deki gibi hayır kampanyasını yasaklayacaklar.

“Evet” diyenler demokrat, “Hayır” diyenler “darbeci”, “askerci” şucu, bucu.
-Böyle demokratlık olur mu hiç?

Ancak hiç biri düşünmüyor. Maazallah “Hayır” oyları bir tane fazla çıkarsa ne olacak?
-Sivil faşizmin sonu olacağı için düşünmüyorlardır.

Türkiye, asker postalı yalayan, darbeleri destekleyen bir ülke mi?
-Hâşâ, 4,5 darbecik oldu sadece, onlar da hiç acıtmadı.

Bu vicdansız kampanyayı sürdürenlere soruyorum.
-Sor abicim

Maazallah “Hayır” çıkarsa, 13 Eylül sabahı ne yazacaksınız?
-Ne yazacaklar, saltanatları son bulacağı çıldırırlar herhalde.

“Mahvolduk, ülke darbecilerin eline geçti” mi diyeceksiniz?
-Derler, kesin derler

Şimdi geliyorum asıl soruya:
-Anayemeği yedik sanıyordum ben?

Bir ülkenin demokrasi alın yazısı, üç-beş puan farkla değiştirilebilir mi?
-Demokrasinin alın yazısı ne ola?

Bence bu soruya cevap verebilmek için, başka parametrelere bakmamız lazım.
-Bakalım canım.

Bu ülkede “demokrasiyi savunan” zevatın siciline, vicdan karnesine bakmak lazım.
-Ne karinesi ya fişi çekilmiş vicdanın karinesi mi olur?

* * *

* Soruyorum:
Vatandaşı kamuoyu anketine bile cevap verirken, fişlenme korkusu yaşayan bir “korku imparatorluğunda” demokrasiden söz edilebilir mi?
13 Eylül sabahı, vatandaş bu korkularını atabilecek mi, yoksa bu korkular daha da mı artacak?
-Valla, PTT'si, TRT'si, THY'si bile fişliyor artık.

*Soruyorum:
13 Eylül sabahı bu ülkede insanlara adil yargılanma hakkı verilecek mi?
-Nerdeee, şer i hukukun tohumları atılıyor .

Hâkim ve savcılar üzerindeki baskılar sona erecek mi?
-Deli misin, cüpperlerinde bile ses kayıt cihazlarıyla dolaşırlar artık.

500 gündür neyle suçlandığını bilmeden içerde yatan insanlara bir vicdan borcu ödenecek mi?
-Vicdan mı var bunlarda, binlerce sayfa iddianame yazmışlar kimse okumasın diye.

Silivri, yeni bir Diyarbakır Cezaevi olmaktan kurtulacak mı?
-Beteri olmuş bile. İşkence sesleri Yenibosna'daki Zaman gazetesine kadar geliyormuş.

*Soruyorum:
13 Eylül sabahı, bu ülkede hükümetin beğenmediği medya kuruluşları üzerindeki baskılar kalkacak, gerçekten özgür bir medya ortamı oluşacak mı?
-Valla artık Hürriyete kilidi vurursunuz.

*Soruyorum:
13 Eylül sabahı bu ülkede, insanların telefonlarının keyfi biçimde dinlenmesi uygulamalarına son verilecek, özel hayatların ortaya saçılmasına mani olunacak mı?
-Şaka mı yapıyorsun, operatörleri de gasp edip sonra yandaş TRT'de yayınlatırlar.

*Soruyorum:
13 Eylül sabahı bu ülkede seçim barajının yüzde 5’e indirilmesi için düğmeye basılacak ve her vatandaşın oyunun milli iradeye yansımasının önü açılacak mı?
-Milli irade ne güzel yansıyordu işte yıllardır ama nankör bunlar işte.

*Soruyorum:
13 Eylül sabahı bu ülkede hükümet, kendi emrindeki medyanın, bazı insanlar hakkında iddianame dahi yazılmadan linç eylemlerine başlamasına son verdirecek mi?
-Güya seni örnek alıyorlar, tırnağın olamazlar oysa, kurban olsunlar sana.

*Soruyorum:
Referandumdan evet çıktığı takdirde, YÖK’te olduğu gibi yüksek yargıya da militan yandaşların sokulmayacağı konusunda güvence verilecek mi?
-Bir kadılarımız eksikti onlar da tam olacak işte.

* * *

Eğer birileri çıkıp bize bu konularda samimi sözler verip ikna edebilse.
-Hiiiç uğraşmasınlar bu kabarık vicdan karinesinden sonra beni ikna edemezler

Emin olun böyle bir süreç yaşansaydı, bu Anayasa değişikliği yüzde 95’le geçerdi.
-Ben pek emin değilim canım

Ne yazık ki hepimizin hafızasında çok ciddi bir hatıra var.
22 Temmuz 2007 seçimi akşamı verilen o güzel birleştirici sözlerin hepsi lafta ve rafta kaldı.
-Takiyyeci bunlar işte.

“Fifty fifty” formülünü tercih ettik.
-Yani?

Söyleyin, “Hayır” diyen her vatandaşa “Darbeci” etiketinin yapıştırıldığı bir ülkede, yüzde 50’yle geçmiş veya reddedilmiş bir sivil anayasa kimin zaferi olabilir?
-Kimsenin tabi. Aaah ah herkes senin gibi uzlaşmacı bir demokrat, gerçek bir aydın değil ki kuzum.

İlgili yazı; http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15496859.asp?yazarid=10&gid=61

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder