1 Şubat 2011 Salı

Ey Türk halkı, görüyor musun

EY Cumhuriyet’i yerden yere vuran, her kötülüğü, Cumhuriyet’in günah hanesine yazmaya teşebbüs eden kafa.
-Bu ben oluyorum galiba

İzliyor musun Mısır’da, Mağrip’te Maşrık’ta olup biteni.
-Hem de nasıl bir keyifle, bi bilsen

Ey, sen, durmadan mazini, 80 yıllık demokrasini, 60 yıllık çok partili hayatını, paspas yapan, yerden yere vuran, karalayan, azarlayan küfürbaz.
-Efendim canım?

Senin kum torbasına çevirdiğin o insanların attığı adımları atmayan Arap dünyasının sefaletini görüyor musun.
-Sorma yaaa, hala elleriyle yemek yiyolar

Ya sen ey insafsız; bu ülkenin demokratik miladını, üç-beş sene öncesinden başlatacak kadar kendinden geçmiş güya münevver.
-Söyle gül tanem

Durmadan Atatürk’e çakan; İsmet İnönü’ye vuran; “ecdat” denince, aklına sadece sultanlar gelen, demokrasi denince sadece kendini hatırlayan insafsız.
-Buyur nar tanem

Görüyor musun, Atatürk’ü; bir İsmet İnönü’sü olmayan “devletsiz” halkların perişan halini.
-İyi de canım Mısır bir ülke nişantaşı’nda mekan ismi değil ki

Anlıyor musun şimdi, bir Kurtuluş Savaşı yapmanın ne anlama geldiğini, bir “millet uyandırmanın” manasını.
-Alıyorum tabii, anlamaz mıyım?

Tek partinin gücü ve ihtişamı doruğundayken çok partili hayata geçme kararı alan tarihi şahsiyetin kıymetini.
-Ah Adnan Menderes de bilseydi keşke ah!

Çok partili hayata geçip de seçim kaybetmenin raconunu bilen; kabullenmişliğin zarafetini gösteren, demokrasinin kültürünü ispat eden “Milli Şef”in asaletini, hiç olmazsa şimdi anlıyor musun...
-Canım ben Allahın taşralısı sen Davos’larda fink atan dünyalı senin kadar nasıl bilicem

Bir eliyle “milli şeflik” şapkasını başından çıkarırken; öteki eliyle sandıktan çıkan rakibinin elini sıkmanın nasıl bir ahlak, ne yüce bir demokratlık olduğunu.
-Ay utanmaya başladım şimdi kendimden, ne büyük adammış yaaa :(

Onun beyaz bıyığına bakıp, “Hitler falı” açmanın ne ayıp, ne adaletsiz bir şey olduğunu.
Kendi gözünle görüyor musun şimdi...
-Ben fal açmasını bilmem ki :(

Bak Arap sokağında neler oluyor.
Bak nasıl kan gövdeyi götürüyor.
-Sorma yaaa, bir de toplu namaz filan, şeriat getiricekler bunlar Mısır’a

Sense, kan dökmeden, kırıp dökmeden, yağmalamadan değiştirme adabını öğrenmişsin.
-Bağışla nolur, yanlış anlatılar bana Dersim’i, 6-7 Eylül’ü, istiklal mahkemelerini filan…

* * *

Ve ey biz; Türk halkı...
-Hemen ötekileştirdin beni, çok üzülüyorum baaak :(

Solcusu, sağcısı; laiki dincisi, sosyal demokratı muhafazakârı, milliyetçisi. Bu bayrağın altında yaşayan, bu sınırlar içinde acıyı ve sevinci birlikte paylaşan bizler.
-Ben neciyim, ben de Nişantaşı çocuğuyum, ben de türküm, doğruyum, çalışkanım…

Görüyor muyuz şimdi, ecdadımızın kurduğu, bizden önceki ve şimdiki kuşakların zor da olsa yaşattığı demokrasinin nimetini?
-Bilmezler mi? İlkokuldan üniversiteye her sene inklap tarihi görüyorlar

Seçimle gelip de demokrasinin tabutuna çivi çakan.
-Açık oy kapalı sayım yapanları mı diyosun?

Seçimsiz gelip de koltuğuna kazık çakan.
-Bunlar kim?

Devletsiz, demokrasisiz halkların, kendini imparator ilan etmiş liderlerini gördükçe içinizden bir hayır duası etmek gelmiyor mu?
-Hâlâ devletsiz diyor yaaa, Mısır olum mısır, Egypt desem anlar mısın?

“Kime” diye sorma, çok iyi biliyorsun.
-Nerden bilicem yaaa sağın solun belli değil ki

Tabii ki, at gözlüklü aydının, o vicdansız mürebbiyenin hedef tahtasına çevirdiği iki insana;Atatürk’e ve İsmet İnönü’ye...
-Hahaha sıkıysa gerekmiyor diyim di mi?

Biri Cumhuriyet’i kuran, öteki gerçek anlamda çok partili hayatın yolunu açan iki insana;onlara şükretmiyor musun?
-Sıkıysa etmeyeyim :)

İçinden, “Onların kurduğu, bizim idame ettirdiğimiz rejim işte budur” diye gururlanmak gelmiyor mu?
-Gelmiyor lan, böyle rejim mi olurmuş.

Sandıkla getirip, sandıkla götüren; asker darbeyle götürse bile, en geç bir seçim sonra iktidarı tekrar sahibine emanet eden;
darbeyle gelen diktatörü, 3 yıldan fazla koltuğunda oturtmayan bir rejim ve bir kültür.
-Hay ben böyle kültürün…

Gururlan, çünkü, halkın seçimle getirip, seçimle değiştirebildiği bu rejimi kurmanın şerefi sana ait.
-Bu “şeref” sana ait olsun canım, istemez aman…

Kadir bilen, vicdan sahibi yurttaş olarak ecdadının hakkını ver, demokrasinle övün.
Övün ki, şimdi tam yeridir.
-Olum kaç yıldır “türk övün, çalış güven”iyoruz zaten

* * *

Ey sen, seçimle gelip, seçimle gitme şansına sahip Türk siyasetçisi.
-Ooooh dök içini bugün, dök..

Sen de bil, seni iktidara getiren sandığın kıymetini.
Sen de iyi öğren despotluğun, despotluk taslamanın bedelini.
-Tamam o da bildi, kim var sırada?

“Akraba-i taallukat” kayırmacı-lığının, “nepotizmin” sonunu.
Polis devleti kurma teşebbüsünün sonunu...
-Eeee?

Gör ki, ders alasın; ders al ki sonun onun gibi olmasın.
Düştükten sonra da halk arasında göğsünü gere gere gezebilesin.
-Senin gibi di mi? :)

* * *

Arap sokağı kaynarken, “zamanın ruhu” diyor ki.
-Nereden konuşuyor bu ruh? Davos’tan mı?

Biz Türkler; Müslüman dünyada demokrasinin mümkün olduğunu ispat eden ilk milletiz.
-Tarihçi misin olum, nerden biliyorsun?

O demokrasiyi sultanlara rağmen kurduk.
Krallara, imparatorlara, diktatörlere, despotlara; diktatör müsveddelerine, müsveddediktatörlere yıktırmayız.
-Serin gel Ertoooo

Evet sokağa çıkmayız. Ama sandığa gideriz...
-Zaten bi onu biliyorsunuz.

Biliriz ki; arkamızda 88 yıllık bir Cumhuriyet, 60 yıllık bir çok partili demokrasi vardır.
Ve Arap sokağı, bize, bu şanlı mazimizi bir kere daha hatırlatmıştır.

-Ohhh, bitti şükür!

İlgili yazı: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/16902887.asp?yazarid=10&gid=61

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder